İngiltere-AB Arasında Brexit Sonrası Yeni Ticaret Sayfası
Brexit sonrası ilk kapsamlı zirvede İngiltere ile AB, ticaret, savunma ve gençlik alanlarında yeni iş birliklerine kapı aralayan anlaşmalara imza attı.

Küresel ticaretin yeniden şekillendiği bir dönemde İngiltere ve Avrupa Birliği (AB), Brexit sonrası dönemin en geniş kapsamlı zirvesini Londra’da gerçekleştirdi. Savunma, ticaret, balıkçılık ve gençlik hareketliliği gibi başlıklarda yeni bir iş birliği süreci başlatıldı. Zirve, Donald Trump’ın son ticaret kararnameleri ve Avrupa’nın güvenlik endişelerinin gölgesinde yapıldı.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, zirve sonrası yaptığı açıklamada, “Bayat tartışmaları geride bırakma ve halk için çözüm odaklı bir iş birliği kurma zamanıdır” ifadelerini kullandı. Starmer, AB ile ilişkilerde pragmatizme dayalı bir yaklaşım izleneceğinin sinyalini verdi.
Taraflar, özellikle savunma alanında iş birliğini yeniden kurma konusunda mutabık kaldı. İngiltere'nin 167 milyar dolarlık Avrupa savunma yatırımlarına dahil olmasının önü açıldı. Bu adım, Avrupa Komisyonu’nun yeni başlattığı SAFE (Avrupa için Güvenlik Eylemi) girişimiyle de örtüşüyor. İngiliz savunma sanayi şirketlerinin bu program kapsamındaki ihalelere girmesi için teknik düzenlemeler gündeme geldi.
Zirvede dikkat çeken bir diğer başlık ise balıkçılık anlaşması oldu. Yeni düzenlemeyle iki tarafın gemileri, 12 yıl boyunca karşılıklı sularda avlanma hakkına sahip olacak. Ayrıca küçük üreticilerin ihracatına engel olan evrak yükü ve sınır kontrollerinde ciddi esneklik sağlanması hedefleniyor.
Taraflar ayrıca, İngiltere’nin gençlik hareketliliği kapsamında Erasmus+ programına olası dönüşünü tartıştı. Sınırlı kapsamlı bir gençlik değişim programı için prensipte anlaşmaya varıldı.
İngiltere İşçi Partisi zirveyi "iddialı ve işlevsel" olarak tanımlarken, bazı çevreler yeni savunma paktlarının NATO’yu gölgeleyebileceği eleştirisini getirdi. Muhafazakâr Parti ise anlaşmayı, “AB’den ayrılma kararına aykırı” bulduğunu açıkladı.
Londra yönetimi, zirveyle birlikte gıda ve enerji güvenliğinin artacağını, bürokrasinin azalacağını ve bu yeni ortaklığın 2040’a kadar ülke ekonomisine 2,1 milyar dolarlık katkı sunabileceğini öngörüyor.