Hüzün Yücel

huzun@meltemtv.com.tr

04.06.2025 tarihinde yayınlandı.

BİR HAYAT, BİR NEFES
Türkiye’de her gün, her saat görünmeyen bir dram yaşanıyor.
Her 3 saatte bir kişi, uygun organ bulunamadığı için hayata gözlerini kapatıyor.
Bunlar sadece rakam değil; nefes alamayan bedenler, umutla bekleyen canlar, gözlerimizin önünde eriyen hayatlar…
İşte o umutlardan biriydi İrem Kaya.

BAŞARISIYLA PARLAYAN BİR YILDIZDI
İrem Kaya, Vefa Lisesi’nin 142. dönem mezunuydu. Henüz çok genç yaşta başarılarıyla, azmiyle, umuduyla ışıldıyordu.
•    Yıldız Teknik Üniversitesi İngilizce Biyomühendislik bölümünü başarıyla tamamladı.
•    Madrid Politeknik Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği yüksek lisansını bitirdi.
•    Madrid’de yapay zeka destekli ilaç tasarımı projelerinde yer aldı.
•    Türkiye’ye döndüğünde sağlıkta yapay zeka üzerine çalışan bir Ar-Ge şirketinde çalışmaya başladı.
Bilim yolunda umut veren, pırıl pırıl bir gelecek vadediyordu ama kimse onun içinde taşıdığı ağır savaşı bilmiyordu.
Bronşektazi…
Akciğerlerini yıllar içinde yavaş yavaş tüketen bu sinsi hastalık, sonunda onu nakil bekleme listesine sürükledi.

TEDAVİ SIRASINDA BİLE MÜCADELEYE DEVAM ETTİ
1 Temmuz 2024’te, İstanbul Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akciğer nakli listesine alındı.
Türkiye’nin sayılı merkezlerinden biri olan Kartal Koşuyolu Organ Nakli Merkezi’nde, Doç. Dr. Mustafa Vayvada ve ekibiyle birlikte umut dolu bir mücadeleye girişti. Yoğun bakımda yaşam savaşı verirken bile sesini duyurmaya çalıştı:
“Ben başaramadım, galiba öleceğim ama ne olur organ bağışının önemini benden sonra da anlatmaya devam edin. Daha fazla insan umutlarını kaybetmesin.”
İşte bu, onun bize bıraktığı en büyük mirastı.
Ama Türkiye’de yeterli sayıda donör bulunamadığı için İrem’in sırası hiç gelmedi. Gençliğinin baharında elimizden kayıp gitti.

NEDEN KAYBEDİYORUZ?
İrem, sadece hastalığından değil; toplumun suskunluğundan, yanlış bilgilerden, sistemin eksikliğinden kaybedildi.
Evet, Türkiye canlıdan yapılan organ nakillerinde iyi bir noktada ma vefaten bağışta, yani beyin ölümü sonrası organ bağışında durum vahim:
•    Yanlış inançlar ve şehir efsaneleri,
•    Ailelerin yeterince bilgilendirilmemesi,
•    Koordinasyon eksiklikleri,
•    Sınırlı merkez ve uzman sayısı…
Bugün Türkiye’de akciğer nakli yalnızca iki merkezde yapılabiliyor: Ankara Bilkent ve İstanbul Kartal Koşuyolu.
Koskoca bir ülke, yalnızca iki merkezle nefes vermeye çalışıyor. Oysa tıp çok daha ileri bir noktada.

ÇÖZÜM VAR AMA İRADE YOK
Ex Vivo Lung Perfusion (EVLP) teknolojisi sayesinde, ilk başta uygun görülmeyen akciğerler bile nakle hazırlanabiliyor.
Bu sistem yaygınlaşsa, kullanılabilir donör sayısı %30-40 artabilir. Üstelik yurtdışına hasta göndermekten çok daha düşük maliyetli.
Her şey var…
Ama toplumda hâlâ korkular, bilgisizlik ve ihmaller var.

BİR VASİYET, BİR SORUMLULUK
İrem artık aramızda değil. Fakat geride bize şu vasiyeti bıraktı:
"Organ bağışının önemini anlatmaya devam edin.”
Bu yalnızca bir çağrı değil; bir vicdan borcudur.
Organ bağışı yalnızca tıbbi değil; insani bir sorumluluktur.

HADİ BUGÜN KARAR VERİN:
•    Organ bağış kartınızı alın
•    Ailenizle bu kararınızı paylaşın
•    Çevrenizi bilinçlendirin
•    Doğru bilgileri yayarak, yanlış efsaneleri yıkın.
Her donör bir hayat, her bağış yeni bir nefes demektir.
İrem gitti...
Ama son nefesi hâlâ bizlere fısıldıyor:
“Ne olur susmayın… Hayat vermek sizin elinizde.”
İrem için, Hepimiz için: Organ bağışı hayat kurtarır.

Velonga Haber Yazılımı ile hazırlanmıştır.