19 Mart operasyonlarıyla tırmanan siyasi gerilim ve artan riskler, ekonomi yönetimini acil önlemler almaya zorladı. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve piyasalardaki tedirginlik karşısında hazine ve maliye bakanı mehmet şimşek ile merkez bankası yönetimi, peş peşe adımlar atarak yangını söndürmeye çalışıyor.

Dolar kuru 42 TL seviyesini test ettikten sonra yoğun müdahalelerle 38 TL’ye çekildi. Ancak bu süreçte merkez bankası rezervlerinden üç günde 26 milyar dolar satıldığı tahmin ediliyor. Kur artışları, dış borç yükünü 650 milyar TL artırırken, akaryakıt zamlarıyla enflasyonun mart ayında 0,50-1 puan daha yükselmesi bekleniyor.

Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış sürecini başlatan ekonomi yönetimi, şimdi de “Kur Güvenceli Döviz” adıyla yeni bir adım attı. Bu modelde, belirlenen kur ile vade sonunda oluşan kur farkı merkez bankası tarafından karşılanacak.

19 Mart sonrası yaşanan ekonomik sarsıntı, faiz indirim beklentilerini tersine çevirdi. Bankalarda TL mevduat faizleri yüzde 47 seviyesine çıkarken, kredi faizleri yüzde 55-58 bandına ulaştı. Uzmanlar, nisandaki merkez bankası toplantısında faiz indiriminin rafa kalkabileceğini, hatta faiz artışının gündeme gelebileceğini değerlendiriyor.

Bu süreçte döviz mevduatları sadece iki günde 2,9 milyar dolar artarken, TL’den kaçış 163 milyar liraya ulaştı. Hisse senedi piyasaları da büyük zarar gördü; borsa, 2 trilyon TL’lik kayıpla 9 bin puanın altına indi. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul yönetimi, hisse geri alımlarıyla düşüşü durdurmaya çalışsa da yatırımcı güveni sarsılmış durumda.

Sonuç olarak, yaşanan ekonomik çalkantı ve alınan önlemler yine en büyük yükü dar gelirli kesimlerin omuzlarına yüklüyor. Artan faizler, zamlar ve yükselen enflasyon, milyonlarca ücretli ve emeklinin alım gücünü daha da düşürüyor.